Bağışıklık Sistemi Çeşitleri ve Özellikleri Nelerdir?

Toprak, su ve hava gibi hemen her ortam kısaca mikrop diye tanımladığımız virüs, bakteri, fungus (mantar) ve protozoaların yüzlerce türünü barındırır. Patojen olan bu türler devamlı saldırı halindedir ve vücuda girmek için uğraş verir. Vücudun kendisini bu istilacılardan koruması, ayrıca ileride kansere dönüşebilecek anormal vücut hücrelerini yok etmesi gerekir. işte bütün bunlar bağışıklık sisteminin görevidir.

Bağışıklık sistemi özellikleri

  • Vücudu, yabancılara (mikrop gibi) karşı genel ve özgül mekanizmalarla savunur.
  • Vücudu değişime uğramış kendi öz yapılarından (kanser hücresi gibi) temizler.
  • Enfeksiyonlara yakalanma riskini azaltır.
  • Yaşlanma sürecini yavaşlatır.
  • Homeostasinin düzenlenmesine yardım eder.

Mikroplar insan vücuduna doğrudan veya direk çeşitli yollarla bulaşır. Mikropların vücuda bulaşması,

  • Deride oluşan kesikler, yaralar ve ezilmelerle
  • Kan yoluyla
  • Cinsel ilişkiyle
  • Soluk almayla
  • Açıkta bırakılmış, bayatlamış, mikrop taşıma olasılığı olan yiyeceklerin tüketilmesiyle
  • Pis suların içilmesiyle
  • Hasta insanların eşyalarının kullanılmasıyla

gibi çok değişik yollarla olabilir. Bu bulaşma yolları şunu göstermektedir; Ağız, burun, boğaz ve deri mikropların vücuda giriş kapılarıdır.

Bağışıklık sistemi mikropların vücuda girmesini engeller. Eğer mikrop vücuda girmişse yayılmasını ve çoğalmasını engeller veya en azından geciktirir.

Çevredeki mikroplara karşı insan vücudunda, ilk ikisi özgül olmayan üç savunma hattı gelişmiştir. Bu savunma hatlarından ilkini vücudun yüzeyini saran epitel ve onların salgıları ( Deri ve mukoz zarları, mukus sıvısı, yağ ve ter) oluşturur. Bu ilk savunma hattını aşabilen mikroplar ikinci savunma hattıyla karşıfaşır. ikinci savunma hattı da özgül olmayıp mikroplara ayrım yapmaksızın saldırır. Fagositik hücrelerden ve antimikrobiyal proteinlerden oluşur (Antimikrobiyal proteinler mikroplara doğrudan saldırarak veya üremelerini durdurarak etki gösterir.) Savunmanın üçüncü hattı bağışıklığın temelini oluşturur. İkinci savunma sistemiyle aynı anda devreye girer. Belli mikroplara, değişime uğramış (yabancılaşmış) vücut hücrelerine, yabancı moleküllere ve toksinlere karşı özgül tepkiler oluşturur. Üçüncü savunma hattının elemanları akyuvarların çeşitli tipleri ve antikorlardır.

Bağışıklık sistemi,

  • Kendisine yabancı milyonlarca düşmanı tanıyıp ayırt edebilme yeteneğine sahiptir.
  • Hatırlama yeteneğine sahiptir.
  • Dinamik bir bilgi iletişim ağına sahiptir.

Bağışıklık bir anlamda vücudun mikroplara karşı olan direncidir. Bu direnç özelleşmiş moleküller, hücreler, çeşitli dokular ve organların faaliyetiyle ortaya çıkar. Bağışıklık sistemi aşağıdaki elemanlardan oluşur.

  • Deri
  • Bademcik (Tonsil)
  • Timüs bezi
  • Dalak
  • Kemik iliği
  • Karaciğer
  • Lenf düğümleri
  • Göz yaşı bezleri
  • Mide ve tükürük bezleri
  • Mukoz zarlan
  • Akyuvarlar, antikor (antibadi) lar ve makrofajlar
İlginizi Çekebilir  Armut Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Bu elemanların önemli fonksiyonlarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

Deri: Vücudu astarlayarak mikropların vücuda girmesini engeller. Deri ezilip kesilmedikçe ve üzerinde yaralar oluşmadıkça mikropların içeri girmesine izin vermez. Ayrıca salgıladığı ter ve yağlarla antimikrobiyal etki yapar.

Bademcik: Lenf sisteminin boğazda yerleşmiş bir çift organıdır. Vücudu, üst solunum yollarından giren mikroplara karşı korur.

Timüs Bezi: Göğüs boşluğunda, kalbin üzerinde yer alan iki parçalı bir bezdir. Yaş ilerledikçe küçülür. ileri yaşlarda tüm fonksiyonlarını kaybederek bir yağ kitlesine dönüşür. Bol miktarda lenfosit içerir. T lenfositleri burada büyür, olgunlaşır ve antikor yapma yeteneği kazanır.

Dalak: Karın boşluğunun solunda, midenin arka tarafına yerleşmiştir. Kan depolar, embriyo döneminde kan yapar. Kandaki yabancı maddeleri süzer. Yaşlanan alyuvarları parçalar. Özellikle IgM sentezler, lenfosit üretir.

Kemik İliği: Yapısındaki kök hücrelerle kan hücrelerinin tümünü üretir. Bunlar arasında bağışıklık sisteminin önemli elemanlarından olan akyuvarlar da yer alır.

Karaciğer: Özellikle bağırsaklardan gelen kan bir çok bakteriyi de beraber getirir. Karaciğerin Kupffer hücreleri bu bakterileri çok kısa sürede yok ederek, kan dolaşımıyla vücuda yayılmasını önler.

Lenf Düğümleri: Lenf damarları üzerinde bulunur. Lenf damarlarındaki sıvı çok sayıda lenf düğümünden geçerken adeta süzülür. Burada mikroplardan ve yabancı maddelerden arındırıldıktan sonra kana karışır.

Göz Yaşı Bezleri: Bu bezlerin salgıladığı sıvı (göz yaşı) da lizozimin adı verilen antiseptik maddeler bulunur. Bu maddeler mikropların gözde yerleşip çoğalmasına izin vermez.

Mide ve Tükürük Bezleri: Kimyasal sindirimi sağlayan sıvılar salgılar. Bu sıvılar besinlerle vücuda giren mikropların etkisiz hale getirilmesinde önemli fonksiyonları vardır. Özellikle mide sıvısının yüksek asit içeriği bir çok mikrobu öldürür.

Mukoz Zarlar: Mikropları ve yabancı maddeleri içinde hapseden mukus maddesini salgılar. Soluk borusundaki silli epitel hücreleri, mukus içinde hapsedilmiş maddeleri dışarı atarak akciğere ulaşmasını önler.

Akyuvarlar: Bağışıklık sisteminin en önemli elemanlarıdır. Ömürleri bir kaç saat ile bir kaç gün arasında değişir.

Bağışıklığın Oluşması : Vücuda saldıran patojenler ilk olarak deri, sindirim sistemi ve solunum sisteminin oluşturduğu ilk savunma hattıyla karşılaşır. Bu hattı geçmeyi başaran mikroplar ikinci ve üçüncü savunma hatlarıyla karşılaşır. Burada ilk olarak fagositik akyuvarlar ve makrofajlar devreye girerek mikropları yutar. Makrofajların başarılı olamadığı durumda ise B ve T lenfositlerinin savunması başlar.

İlginizi Çekebilir  Wilhelm Conrad Röntgen Neyi Buldu? Buluşları ve İcatları

Bağışıklık Çeşitleri 

Bağışıklık doğal bağışıklık ve sonradan kazanılan bağışıklık olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Doğal Bağışıklık : Doğal bağışıklık insanda doğal olarak bulunur. Bireyin yapısal ve genetik özelliklerine bağlıdır. Doğumla başlar ve ölüme kadar devam eder. Genler yoluyla nesilden nesile aktarılır. Doğal bağışıklığın özgül olan ve özgül olmayan çeşitleri vardır. Doğal bağışıklığın bazı elemanları ayrım yapmaksızın vücudu tüm mikroorganizmalara karşı korur. Bazı durumlarda doğal bağışıklık belli mikroorganizmalarla sınırlı kalır. Mesela sığır vebası, tavuk vebası ve fare çiçeğine karşı insanlar doğal olarak dirençlidir. Bir parazit mantar türüne siyah ırk daha duyarlı iken, diğer ırklar dirençlidir.

Deri, mukus maddesi, gözyaşı sıvısı, tükürük ve mide sıvısı, ateş yükselmesi, bazı akyuvar tiplerinin fagositozu, vücut sıvılarındaki bazı koruyucu maddeler (lizozim gibi) ve bazı doğal antikorlar doğal bağışıklığı sağlar.

2. Sonradan Kazanılan Bağışıklık : İnsanın bağışıklık sistemi yabancı antijenleri ya da bu antijenlerin sahibi olan mikroorganizmaların tamamına yakının’ tanıyabilir. Sonradan kazanılan bağışıklık, vücudun bu yabancı antijenlerle ilişki kurmasından sonra ortaya çıkar. Kalıtsal değildir. Nesilden nesile aktarılmaz. Bireyin kendisinde etkili olur. Bazen bağışıklık kazanmış bireyin vücudundaki bağışıklık ürünleri (antikor) nin başka bir bireye aktarılmasıyla da oluşturulabilir. Sonradan kazanılan bağışıklığın aktif ve pasif bağışıklık olmak üzere iki çeşidi vardır.

a. Aktif Bağışıklık

Vücuda hastalık etkenlerinin (mikrop veya antijen) bulaşmasından sonra kazanılan bağışıklığa aktif bağışıklık denir.

Mikrobun vücuda bulaşması doğal yollarla (hastalığı geçirerek) veya yapay yollarla (aşı olarak) olabilir.

Doğal yollarla mikrobun vücuda bulaşması bireyin hastalanmasına yol açabilir. Bazı durumlarda birey kuvvetli bir bünyeye sahip olduğundan mikrop vücuduna bulaşmış olsa bile hastalık belirtilerini göstermez. Her iki durumda da birey bağışıklık kazanabilir (Doğal aktif bağışıklık).

Yapay aktif bağışıklık sağlayan maddelere aşı denir. Aşı öldürülmüş mikrop, mikrop parçası, etkisizleştirilmiş bakteri toksini olabilir. Zayıflatılmış canlı mikrop da içerebilir.

Hastalık yapma özelliğini yitirmiş bu maddeler antijen olarak iş görerek bağışık cevap ve bağışık hafıza (B ve T lenfositlerinde) oluşturur. Aşılanmış birey, asıl hastalık etmeniyle karşılaştığında hastalığı geçirmiş bir kişi gibi hafıza hücrelerine bağlı olarak ikincil cevabı çok şiddetli ve hızlı vererek hastalıktan korunur. Bağışık hafıza sayesinde kızamık, boğmaca ve kabakulak gibi hastalıklara çoğunlukla bir kere yakalanırız. Her hastalık aşı yapılarak önlenmez. Mesela HIV virüsü için, antijenik değişkenliği nedeniyle henüz bir aşı geliştirilememiştir.

İlginizi Çekebilir  Parmak Uçlarında Deri Soyulması Nedenleri Ve Tedavisi Nelerdir?

b, Pasif Bağışıklık : Pasif bağışıklık antikorların bir organizmadan bir diğerine aktarılması yoluyla sağlanır. Antikorların en çok bulundukları yer kan serumudur. Onun için hasta bireye hızlı bir koruma sağlayacak olan antikorlar çoğunlukla serum yoluyla verilir. Bazen bu serumdan elde edilmiş saf antikorlar bireye doğrudan enjekte de edilebilir.

Herhangi bir hastalığa karşı serum çoğunlukla şu şekilde hazırlanır. Önce hastalığı yapan etken saflaştırılarak keçi, at ve sığır gibi büyük miktarda antikor üreten hayvanlara enjekte edilir. Daha sonra belli aralıklarla bu hayvanlardan alınan kan çeşitli işlemlerden geçirilerek (kan hücreleri ve çeşitli proteinler uzaklaştırılarak) serum elde edilir. Hastalık etkenine karşı üretilmiş antikorları içeren bu serum hasta bireye yavaş yavaş verilerek bağışıklık sağlanır. Fakat bu yolla kazanılmış bağışıklık çok kısa sürer. Çünkü aktarılan antikorlar bir kaç hafta sonra parçalanarak yok olur.

Annede oluşan antikorların plasenta yoluyla çocuğa geçmesi de plasenta yoluyla kazanılan doğal pasif bir bağışıklıktır. Bu antikorlar, bebeği kendi bağışıklık sis-temi oluşuncaya kadar hastalıklardan korur.

Uyarı: Aşı sağlıklı insanlara yapılır ve aktif bağışıklık sağlar. Bunun tersine serum hasta insanlarayapılır ve pasif bağışıklık sağlar.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başa dön tuşu
Kapalı